Kürtajdan Sonra

  • By
  • August 31, 2018

Kürtajdan Sonra

Kürtajdan sonra erkekler ve kadınlar benim sahip olduğum aynı soruna sahiptirler: Gücü Her Şeye Yeten Tanrı’nın haklı öfkesini durdurmak için yapabileceğimiz bir şey gerçekten yoktur. Günahları içinde “ölü” olan kişilerin Tanrısal adaletin sanık kürsüsünün önünde kendilerine yardım etmeleri imkansızdır. Suçu, başka birinin bizim yerimize üstüne alması gerekir. Şükürler olsun ki biri suçumuzu üstüne aldı.

Yaralı Canlar İçin Çarmıhı Merkez alan Şifa

İnsan şifasının başlangıç noktası İsa Mesih’in Müjdesi ile başlar: Kutsal bir Tanrı iyi bir dünya tasarlar; yaratığı insanlar bu dünyada O’na tapınacaklar ve Onunla paydaşlıktan sonsuza kadar keyif alacaklardır, ama bu yaratıklar kendi seçimleri ile yaratıcılarına isyan ederler. Bu isyankar insanların Tanrı’nın her şeye gücü yeten gazabını hak etmelerine rağmen, O adil yargısını insanların üzerine getirmez ve onların hak ettikleri cezayı üstlenmesi için İsa’yı gönderir. Günahsız olan İsa, Tanrı’nın tasarısı doğrultusunda kurtarmak için geldiği insanlar tarafından bir çarmıh üzerinde öldürülür. Ancak öykü burada son bulmaz. Tanrı, üç gün sonra, Mesih’in günah taşıyan kurban olduğunu O’nu ölümden dirilterek onaylar. Mesih’in, kendileri lehine günahı taşıyan işinin bir sonucu olarak Tanrı halkı – eğer kendi çabalarına ya da işlerine göre yargılansaydılar hepsi de yalnızca ölümü hak etmişlerdi – Baba Tanrı tarafından aklanmış olarak beyan edildi; Baba Tanrı, sonra onları oğulları ve kızları olarak evlat edindi.

Tüm günahkarlar gibi, kürtaj yaptıran erkeklerin ve kadınların bu müjdeye ihtiyaçları vardır. Bu müjde sayesinde, Tanrı’nın, kendilerini yaşadıkları her günde kendi doğruluklarının değil, Mesih’in doğruluğunun temeli üzerinde kabul ettiğinden emin olarak yaşarlar. Geçmişteki, şimdiki ve gelecekteki günahlarının kendilerine karşı sayılmadıklarını bildikleri için söz ile anlatılamayan bir sevinci tecrübe ederler. Evet, Müjde iyi haberdir. Ama ucuz olamaz, ödenen bir bedel vardır. James White’ın işaret etmiş olduğu gibi: “Tanrı’nın sevgisi yalnızca Kutsal Kitap kapsamı içinde görüldüğü zaman, tam ve uygun yüceliği ile parlar – Tanrı’nın kutsallığının ve günaha duyduğu nefretin sahnedeki arka perdesine karşı olarak.”

Kötü Haber … Hepimiz Günahkarız

İnsanın sorunu şudur: Tanrı’nın kutsal ve adil karakteri günaha göz yumamaz. Günahı cezalandırmak zorundadır. Bu konu üzerinde konuşmaktan hoşlanmamıza rağmen, Tanrı ile başımız büyük derttedir.

“Doğru kimse yok, tek kişi bile yok …. Herkes günah işledi ve Tanrı’nın yüceliğinden yoksun kaldı.” (Romalılar 3:10, 23)

Ancak, kötü haber ilk düşündüğümüzden daha da kötüdür. John Piper bu konu ile ilgili olarak şunları söyler: “Sorun, hepimizin işlediği günahlı eylemler değildir, sorun bizim günahlı olduğumuzdur. Doğamız itibarı ile Tanrı’ya karşı isyankar, itaatsiz ve katı yürekliyizdir.”bize yardım edilmediği ve tek başımıza bırakıldığımız takdirde, bozduğumuz bir şeyi düzeltecek gücümüz yoktur. Aslına Pavlus bize, tüm insanlığın olduğu gibi bizim de günahlarımızın içinde ölü olduğumuzu ve Tanrı gazabının nesneleri olduğumuzu söyler (Efesliler 2:3). Biz, Tanrı’yı aramayız ve O’nu aramak istemeyiz. Hak ettiğimiz ne ise tam olarak onu alıyoruz.

Ama Durun Bekleyin ..İyi Haber Var

Pavlus, insanın içinde bulunduğu gerçek durum hakkında hiç bir kuşkuya yer bırakmayan anlatımından sonra, çözümü açıklar. Günahlı insan için tek umut, “İman aracılığı ile gelen Tanrı doğruluğudur.” (Romalılar 3:21) Tanrı, bizi kendi doğruluğumuzun değil, Mesih’in doğruluğunun temeli üzerinde kabul eder. İsyanlarımız ve günahlarımız içinde ölü bulunmamıza ve Tanrı’nın gazabının nesneleri olmamıza rağmen, Tanrı, bizim kendimiz için yapamayacağımız şeyi bizim için yaptı: bizi Mesih’te diriltti , Mesih ile birlikte yaşama kavuşturdu (Efesliler 2:1-5). “Biz daha çaresizken Mesih belirlenen zamanda tanrısızlar için öldü.” Bunun sonucu olarak, adil bir şekilde hak ettiğimiz gazaptan kurtarıldık (Romalılar 5:6-9). Tövbe eden günahkar için bu, büyük bir haberdir. Ancak, insanların çoğunun duymak isteyecekleri türden bir çağrı değildir. Dünyasal kültür insanlara bu haberi bildirmenin bir günah olduğunu düşünür: “Hatalısın. İnandığın şey yanlıştır. Seni kurtarabilecek olan yalnızca bir tek kişi var; ona dön.” Ama yine de yasal suçluluğumuz için bir çözüm yoktur; kendimizi aklama konusundaki tüm umudu reddetmemiz sonucu bir lütuf mucizesi aracılığıyla çözüm gelir:

İnsanlığın önünde korkunç bir sorun vardır ve elçiler bu sorunun çözümü hakkında kuşkuya yer vermeyen tek bir çareden söz ederler: “İsa’dan başka hiç kimsede kurtuluş yoktur” (Elçilerin İşleri 4:12). İyi işlerimiz aracılığıyla Tanrı’yı hoşnut etmek konusundaki kendi girişimlerimiz dahil olmak üzere tüm diğer seçenekler bizi, günahlarımızın içinde ölü bırakır.

Kendi İşlerimiz Aracılığıyla Değil

Sayısız doğmamış yaşamı kurtarmaktan sorumlu Tanrı’nın armağanları ile donanımlı bir dost ve iş arkadaşı bir kez, yaşam lehine aktif olma ile ilgili sahip olduğu motivasyonu şöyle açıkladı (tefsir). “Zengin Genç Adam İsa’ya, ‘Sonsuz yaşamı elde etmek için ne yapmalıyım?’ diye sorduğu zaman İsa onu çok net bir şekilde yanıtladı. İsa, ona Buyruklara—öldürmeyeceksin, Tanrın olan Rabbi ve komşunu seveceksin, savunmasızları kayıracaksın v.b.—itaat etmesini söyledi. İsa, sonra Dağdaki Vaaz’de şunları söyler, “Bu sözleri işiten ve yerine getiren herkes, yıkım gününde kurtarılacaktır. Başarmak için elimden gelenin en iyisini yapıyorum.”

Bu ölçüt dikkate alındığı zaman dostum hiç bir şansa sahip değil. Evet, İsa, Genç Zengin Adama On Buyruk’tan söz etti, ama bunu bu genç adamın bu buyrukları yerine getiremeyeceğini anlamsı için yaptı. Dağdaki Vaaz (Matta 5-7) için de aynı şey geçerlidir: Mesih’in burada sözünü ettiği ölçülere hiç kimse ulaşamaz. Yüreğim saf mı? Doğruluğa acıkıp susuyor muyum? Gerektiği zaman merhamet gösteriyor muyum? Düşmanlarımı seviyor muyum? Burada kımıldamak için yer yoktur: Tanrı’yı bu konularda hoşnut etmek için doğruluğumun Yazıcıların ve Ferisilerin doğruluğundan daha üstün olması gerekir. Doğruluğumun mükemmel olması gerekir.

Sorun, bu ölçüye hiç bir yerde yaklaşamamamdır. Mesih’in bu konu hakkındaki tutumunun ne kadar katı olduğuna bakın (tefsir): “Zina işlemekten özgür olduğunuzu mu düşünüyorsunuz? Yine bir tahminde bulunun. Bir kadına bakıp her şehvet duyduğunuzda yüreğinizde zina işlemiş olursunuz. Adam öldürmediğinizi mi düşünüyorsunuz? Kardeşinize öfkelendiğiniz her an yüreğinizde cinayet işlemiş olursunuz” ve bu şekilde sürer gider. Tüm bunları Pavlus’un Romalılardaki şu öğretişi ile bir araya getirin; “doğru olan hiç kimse yok, bir tek kişi bile”. Ve işte o zaman durumumuzun ne kadar ümitsiz olduğunu gerçekten anlamaya başlarsınız. Her şeye gücü yeten Tanrı’nın adil gazabını geri çevirmek için yapabileceğimiz bir şey gerçekten yoktur. Günahlarının içinde “ölü” olan insanların, Tanrı’nın adalet kürsüsünün önünde kendilerine yardım etmeleri mümkün değildir. Birinin suçluluğumuzu bizim yerimize üstlenmesi ve bize sahip olmadığımız doğruluğu sağlaması gerekir.

Şükürler olsun ki, biri bunu yaptı. Tanrı’nın talep ettiği doğruluk, yalnızca O’nun, İsa Mesih aracılığıyla sağladığı Kendi doğruluğudur. Pavlus’un sözleri açıktır: Tanrısızları aklayan Tanrı’nın kendisidir (Romalılar 4:5; 8:30,33) ve Tanrı, halkını kurtarma işlemini hem başlatan hem de tamamlayandır. İş, tamamıyla O’nun işidir. Pavlus’un yazdığı “hiç kimse övünemez” sözlerine şaşırmamak gerekir, çünkü “iman yolu ile, lütufla kurtuldunuz (Efesliler 2:8-9).

Dostumun geç ve yavaş öğrendiği şudur: Tanrı’nın iyiliğini elde etmem ya da cennet yoluna girmemi sağlamak için iyi işler yapmakla ilgilenmem. Gerçek şudur: Ben tanıdığım en kötü günahkarım ve hak ettiğim şey yalnızca gazap ve yargıdır. İyi işlerim kötü işlerimi hiçbir zaman ortadan kaldıramayacaklar. Şükürler olsun ki, günahımın cezasını çekmemem için İsa benim günahımın cezasını taşıdı. Tanrı’nın önündeki yasal suçluluğumu uzaklaştıran tek şey, benim hesabıma geçirilen Mesih’in doğruluğudur. Ben Tanrı’nın huzurunda yalnızca Mesih’te dururum. Zihnimde ve yüreğimde bu gerçek ile Hıristiyan hizmetine suçluluk duygusu ile değil, minnettarlık duygusu ile yaklaşırım. İsa’nın, benim yerime geçerek günahımı taşıması sayesinde hak ettiğime değil, en iyisine sahip oldum.

Kutsal Kitap’a özgü tanımlama ile, aklanma Baba Tanrı tarafından günahlarımın bağışlandığını ve Mesih’in doğruluğunun benim hesabıma geçirildiğini ifade eden yasal duyurudur. Aklanmış günahkarlar, kendilerine kutsallık zerk edilerek doğru yapılmadılar; yalnızca doğru ilan edildiler, çünkü Mesih onların adına onların günahlarını taşıma işini üstlendi. Aklanma, Tanrı’nın önünde sahip olduğum konum hakkındadır: Ben artık suçlanmıyorum, çünkü İsa hem günahımın cezasını benim yerime üstlendi hem de Tanrı’nın talep ettiği mükemmel itaat yaşamını benim yerime benim için yaşadı. Farklı bir şekilde söyleyecek olursak, aklanma bir atıf konusudur. Benim suçum, Mesih’in üzerine kondu ve O’nun doğruluğu benim üzerime kondu.

O zaman, Tanrı’nın seçtiklerini kim suçlayabilir? Elçi Pavlus’un yanıtı açıktır: Hiç kimse. Çünkü aklayan, Tanrı’nın kendisidir (Romalılar 4:5; 8:33). Aklanma O’nun armağanıdır, bütünüyle hak edilmemiştir, öyle ki hiç kimse övünemesin. Ayrıca, Tanrı hiç kimseyi kurtarmak zorunda değildir.

“Ama Siz Benim Ne yaptığımı Bilmiyorsunuz”

Aklanmamıza hiç bir şey ekleyemeyiz. Aklanma, zaten bitirilmiş bir iştir. Bu konuda bir zihin karışıklığı mevcut ise, sonucu ruhsal bunalım olacaktır ve bazı durumlarda yıllarca süren duygusal acıya neden olacaktır. Bir zamanlar bir hanım bana şu sözleri söyledi: “Kürtaj gibi çok ciddi ahlak günahları işleyen kişilere ne olacak? Defalarca tövbe edilse bile, suçluluk duyguları yok olmayacak, süreceklerdir. Tanrı’nın gözünde nasıl aklanabilirim ben?”

James R. White tarafından açıklanan Martin Luther’in efsanevi gübre örneği bu soruyu yalnızca kürtaj sonrası kadınlar için değil, ama aynı zamanda tüm gerçek Hıristiyanlar için de kesin olarak yanıtlar. 15. yüz yıl Almanya’sında tarlalarını gübrelemek için bir yol arayan çiftçiler çiftlikteki hayvanlarının dışkılarını yığın haline getirirlerdi. Bu gübreler çevreye çekici olmaktan uzak korkunç bir koku yayarlardı. Luther, mecazi olarak bu sıradan olayı aklanma ve kutsallaşma arasındaki farklılığı sergilemek için örnek olarak kullandı (nerede kullandığını tam olarak bilmememize rağmen). Örneğe göre, günahlı konumumuz bir gübreye benzer: çirkin ve utandırıcıdır, Tanrı bir yana, içinde kendini herhangi birine tavsiye edecek hiç bir şeye sahip değildir. aklanma, kışın yağan ve gübre dahil olmak üzere her şeyin üzerini örten ilk kar gibidir; saf, beyaz bir battaniyeye benzer. Koku yok olmuştur. İğrenç görüntü kaybolmuştur. Gübre esas olarak hala bir gübredir, ama şimdi üzeri örtülmüştür.

Aynı şekilde, bizler de aklanma sayesinde Mesih’in saf ve kusursuz doğruluğunu alırız, Mesih’in doğruluğu Baba’nın önünde bir battaniye gibi günahımızı örter. Doğru ilan edilmemizin tek nedeni, İsa’nın günahın cezasını bizim yerimize taşımış olmasıdır. Ancak yine de, içsel açıdan günahkarlar olarak kalırız. Bu arada kutsallaşma, (aynı şekilde Tanrı’nın yaptığı iş) bizi içsel olarak değiştiren ve Mesih’in benzeyişine giderek daha çok benzememizi sağlayan devam eden bir süreçtir. Davranış ve düşünce şekillerimiz gelişir. Kötülükler, erdemler ile yer değiştirirler. Alışkanlık haline gelen günahlar ile yüzleşilir ve onlara meydan okunur. Ama bizi Tanrı’nın önünde doğru yapan ahlak gelişimi değildir. Yasal suçumuzu uzaklaştıran tek şey, Baba Tanrı’nın yasal duyurusudur.

Ne büyük, ne müthiş bir haber! Artık Tanrı’nın düşmanları değiliz, O’nun evlat edindiği ve uğruna ölecek kadar çok sevdiği çocuklarıyız. Kürtajdan sonra acı çeken kadınlara duyurduğum mesajım basitti: “Yüreklenin – Umutsuzluğa kapılmayın. Eğer Mesih’teyseniz, geçmişteki, şimdiki ve gelecekteki günahlarınızın cezası çarmıhta ödendi. Kısaca, üzeriniz örtüldü!”

Eğer bu gerçek, geçmişteki ve şimdiki sıkıntılarımız ne kadar kötü olursa olsun bizde sevinç çığlıkları atma arzusu uyandırmıyorsa, başka hiç bir şey bu arzuyu uyandırmayacaktır!

Greg Koukl tarafından verilen son bir örneği dile getirmeme izin verin:

“Bir kral hakkında şu öykü anlatılır: kral bir gün, kraliyet hazinesine bir hırsızın girdiğinin farkına varır, ve suçlunun, tacına yaptığı bu hakaret nedeni ile herkesin önünde kırbaçlanmasını buyurur. Askerler hırsızı yargı kürsüsünde oturan kralın önüne sürükleyerek getirdiklerinde kralın önünde, zincirlere vurulmuş olarak duran güçsüz ve zayıf kadın, kralın kendi annesidir! Kral, hiç çekinmeden, yaşlı kadının, kürsüsünün önündeki kırbaçlanma noktasına getirilip bağlanması emrini verir. Kadın bağlandığı zaman, kral ayağa kalkar ve kraliyet asasını yere bırakır, değerli taşlar ile süslü tacını başından çıkartıp bir kenara bırakır, kraliyet giysilerini üzerinden çıkartır ve minik yaşlı kadının bedenini kendi bedeni ile sarar. Kırbaç için sırtını açar ve cezanın başlatılmasını buyurur. Suçlu kişiye vurulması gereken her darbe, son kırbaç tamamlanıncaya kadar kralın çıplak sırtına tam bir güçle indi.

Aynı şekilde, o karanlık saatlerde Baba, bizi, bize kalkan olan Oğlu’nun içine sarıp sarmaladı ve hak ettiğimiz adaleti yerine getirdi. Bu bir rastlantı değildir. Planlanmıştı. Peygamber Yeşaya bu olayı 700 yıl önce tanımladı:”aslında hastalıklarımızı O yüklendi. Biz ise Tanrı tarafından cezalandırıldığını, vurulup ezildiğini sandık. Oysa, bizim isyanlarımız yüzünden O’nun bedeni deşildi. Bizim suçlarımız yüzünden O eziyet çekti. Esenliğimiz için gerekli olan ceza O’na verildi. Bizler O’nun yaraları ile şifa bulduk. Hepimiz koyun gibi yoldan sapmıştık, her birimiz kendi yoluna döndü. Yine de Rab hepimizin cezasını O’na yükledi.” (Yeşaya 53:4-6)

Greg haklı: Yalnızca İsa ödeyebilir ve O öder. O, işi tamamlamıştır. Borcu iptal etmiştir. İş tamamlandı! Bize düşen tek şey, O’nun vaadine güvenmektir.

Şimdi Ne Olacak

Eğer kürtaj ile ilgili bir karara katılarak günah işlediyseniz, suçunuzun çözümü inkar değildir. Bağışlanmadır. Tanrı ile barışmayı arzu eden tüm günahlı insanlar gibi, sizin de yeriniz çarmıhın ayaklarının dibidir.

Nasıl başlayacağınızı söyleyelim.

Her şeyden önce, mazeretlerde bulunmaya son verin. Eğer kendi seçiminiz ile kürtaj yaptırmaya karar vermiş bir kadın iseniz, erkek arkadaşınızı, eski erkek arkadaşınızı ya da kocanızı suçlamaktan vazgeçin. Eğer siz o erkek arkadaş, eski erkek arkadaş ya da koca iseniz, hamile bıraktığınız kadını suçlamaktan vazgeçin. Bir adım atın ve bir insanın yaşamına son verdiğinizi itiraf edin ve hiç hakkınız olmadığı halde bunu yaptınız. Ama orada, o itiraf noktasında kalmayın, çünkü sorununuz aslında sizin düşündüğünüzden çok daha kötüdür. Siz yalnızca kötü şeyler yapmıyorsunuz (kürtaj hakkında verilen kararlara katılmak gibi), Kutsal Kitap sizin doğanız itibarı ile kötü olduğunuzu söylüyor. Düşüncelerinizin ve davranışlarınızın eğilimlerinin tamamı, yaratıcınız olan Tanrı’ya karşı açıkça isyan ettiğinizi gösteriyor. Siz de benim ve diğer her insani varlık gibisiniz: Suçlu hissediyorsunuz, çünkü suçlusunuz.

İkinci olarak, suç sorununuzu “iyi” davranış ile çözme ayartmasına direnin. İyi işlerinizin kötü işlerinizi asla silmeyeceği gerçektir. Yanlış olanı doğru yapamazsınız ve bozduğunuzu kendi çabanız ile düzeltme ile ilgili tüm umudunuzdan vazgeçmek zorundasınız. Yalnızca tek bir çözüm vardır: Günah borcunuzu ödeyebilecek ve Tanrı’nın talep ettiği mükemmel itaat yaşamını sürdürebilecek birinin sizin yerinize geçmesine ihtiyacınız var. Şükürler olsun ki, İsa, sizin tamamen bağışlanabilmeniz için her ikisini de yaptı. Bağışlanmayı bir kez tecrübe ettiğiniz zaman, inançlarınızı uygulama konusunda pek çok kez başarısızlığa düşecek olmanıza rağmen, Tanrı’ya iyi işler ile hizmet etmeyi arzu edeceksiniz. Ancak yine de, iyi işler yapma motivasyonunuz Tanrı’nın zaten daha önce sizin için başarmış olduklarına şükran duyan bir yürek olacaktır – Tanrı’yı kendi iyi işleriniz ile etkilemek için girişeceğiniz güçsüz bir girişim değil (kendi günahkarlığınızın ışığında, iyi işleriniz zaten hiç de iyi değildirler).

Üçüncü olarak, yalnızca yerinize geçerek sizi kurtarabilecek olana güvenin – İsa’ya, günahsız olana, borcunuzun tamamını ödeyene. Kutsal Kitap imanı, karanlığa yapılan kör bir sıçrama değildir. Kanıt üzerine bina edilmiş olan güvendir. Tanrı’dan isyanınızı bağışlamasını ve O’na hizmet etmek için size yeni bir yürek vermesini isteyin.

Aynı zamanda bağışlanmış olan diğer Hıristiyanları da arayıp bulun ve onlardan destek alın.

Son olarak, Hıristiyan yaşamınız için sağlam bir temel bina edin. Hıristiyan öğretişinin düşüncesini ve temellerini öğrenin. C. J. Mahaney’in Living the Cross Centered Life (Çarmıh Merkezli Yaşam Sürmek) ve ;Jerry Bridge’in The Gospel for Real Life (Gerçek Yaşam İçin Müjde) adlı kitaplarını okumayı düşünün. Bu her iki kitap yeni imanınızın üzerine bina edildiği temeli öğrenmenize yardımcı olacaklardır.

Share